2010/07/04

Tunel Senligi!


3 Temmuz 2010, heralde Beyoglu en renkli gunlerinden birini yasadi. IKSV'nin organize ettigi tunel senligi insanlarin galata-tunel-sishane arasinda mekik dokumasina sebep oldu. Facebook sayfasindaki kadar katilimci olmasada(yada biz goremedik) yine de tiklim tiklimdi heryer. Aksam ustu saat 6'da baslayip gecenin ilerleyen saatlerine kadar surdu festival.Ben ve arkadaslarim festivalin hizina yetismeye calistik ancakbunu yaparken sanirim biraz kilo verdik. Bu yazida evinde televizyon karsisinda oturup festivale gelmeye usenen ve bizim tam aksimize kilo alan kisiler icin yazildi.

Ilk izleme firsatini buldugumuz performans Gri Trio idi. Kendileri hakkinda daha onceden hic bir bilgim yoktu. Ancak izledikten sonra cok basarili olduklarini soyleyebilirim. Muzige tutku ile bagli olduklari kesin. Tunel Ana Sahnede kendilerini izlemeye gelenlere guzel dakikalar yasattilar. Fakat havanin daha kararmamasindan ve insanlarin tam olarak havaya girememis olmasindan kaynakli cok buyuk bir izleyici kitleleri yoktu. Gri Trio hakkinda detayli bilgi icin; buradan.

Daha sonra Galata Ana Sahneye gectik. Burada Bogazici Universitesi Muzik Kulubu Caz Korosu sahnedeydi. Ikisi prova olmak uzere uc kez Fly Me To The Moon dinledim onlardan. Daha once bircok kez konser haberlerini almistim koronun ancak ilk defa izleme firsatini tunel senliginde yakaladim. Yakaladim yakalamasina ama uc kez Fly Me To The Moon dinlemek hic iyi etkiler yapmadi benim ve arkadaslarimin uzerinde. Bu nedenle baska bir mekan secip oraya varmak icin yola koyulduk. Konserden biraz erken ayrilmis olsakta koronun cok zor ve ugrasili calismalarla bugunku seviyesine geldigi belli, sadece bu yuzden bile buyuk bir tebrigi hak ediyorlar.Koro hakkinda ayrintili bilgi icin; buradan.

Ucuncu duragimiz Arte Istanbul Sanat Galerisi oldu. Zeynep Arabacioglu Quartet gittigimizde sahnedeydi. Bircok kisi merdivenlerde oturuyor yada ayakta izliyordu konseri. Zeynep Arabacioglu'nun buyuleyici bir sesi var. Performanslari gercekten dort dortluktu. Diger iki konserin aksine seyirci kitlesinin yas ortalamasi biraz daha yukardaydi.

Son duragimiz ise Nardis Jazz Club oldu. Konser mekanina gitmekte biraz geciktigimiz icin kapida uzun bir kuyruk karsiladi once bizi.Icerisi tiklimtiklim doluydu. Zaten kucuk bir mekan olan Nardis o gece Jazz Club'liktan cikmis adeta 500T otobusune donusmustu. Iceriden cikan insan sayisi kadar kuyruktan giris aliniyordu.Ah kimin performansi oldugunu soylemeyi unuttum.Michiko Ogawa Quartet sahnedeydi. Kendi kendinize sorabilirsiniz simdi "Bu adam tunel senligi hakkinda bilgi veriyor ama sanatcinin ismini soylemeyi unutuyor nasil oluyor bu is?". Cevaplayayim hemen. Mekanin icindeki herkeste sadece bu yazida bahsedilen kadar ilgileniyordu Michiko Ogawa Quartet'le. Hatta arkadasima yaptigim birazdan Dave Brubeck gelecekmis esprisinin ustune sazanlik yapan bir izleyici bile oldu. Acikcasi dun benim icin konserin en zayif ayagiydi Michiko Ogawa Quartet.Bir cumlelik ozet ile; geleneksel cazin pesinden cok guzel ilerleyen bir grup.

Son olarak butun ihtisami ile duran galata kulesinin altina kurulmus sahneden The Panaroma Jazz Band'i izleme imkani bulduk. Izlediklerimiz arasinda en eglenceli, seyirci ile iletisimi en iyi olan gruptu diyebilirim kesinlikle.Br sonraki konserlerine gitmeyi kesinlikle kafama koydum!Daha fazla bilgi icin; buradan

Tatli bir yorgunlukla bitirdik tunel senligi 2010'u. Beklentilerimizi karsiladi diyebilirim. Ne ustune birsey koydu ne hayal kirikligi yasatti. 2011 yazinda daha iyisinde buluusmak dilegiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder